Kursumuzun Tarihçesi

İSMAİLAĞA KUR’AN KURSU

Adını Osmanlı Devleti’nin 56. Şeyhülislâmı Ebû İshak İsmail Efendi’nin kendi adına yaptırdığı İsmailağa Camii ve medresesinden almıştır. Şeyhülislâm İsmail Efendi İsmailağa Camii ve medresesinin vakıf şartlarını bizzat kendisi tayin etmiş ve bu müessese asırlarca islâmî ilimler yuvası olarak hizmet etmiştir.Mecelle komisyonu başkanı Ahmet Cevdet Paşa gibi sahasının otoritesi olan şahsiyetlerin de yetiştiği cami ve medrese kısa bir süre faaliyetine ara vermiştir. 1950’li yıllardan sonra büyük alim merhum Ahıskalı Ali Haydar Efendinin himmet ve irşatlarıyla cami yeniden ibadete açılmıştır.

İsmailağa Kur’ân Kursu 7 Ekim 1979 yılında bu caminin medresesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın izniyle İstanbul Fatih Müftülüğüne bağlı olarak eğitim ve öğretime başlamıştır. Kur’ân eğitim ve öğretimindeki başarısı sebebi ile kısa zamanda memleketimiz insanının yoğun ilgisine mazhar olan İsmailağa Kur’ân Kursu ihtiyaca binaen cami avlusundaki medreseden yeni yapılan ve halen eğitim ve öğretim faaliyetlerinin sürdürülmekte olduğu binasına taşınmıştır. 8 yıllık zorunlu öğrenimini tamamlayan öğrencilerin kabul edildiği İsmailağa Kur’ân Kursu’nda Diyanet İşleri Başkanlığının müfredatı uygulanır. 20’şer kişilik sınıflarda Kur’ân-ı Kerîmî yüzünden, doğru ve hızlı okumayı öğrenen öğrenci yapılan imtihanda başarılı olduktan sonra hafızlık yapmak üzere hafızlık bölümüne ayrılır.

Bu esnada kendisine talim, tecvid, tashihi huruf, aşr-ı şerîf okuma, itikat, ibadet, siyer bilgileri öğretilir ve ahlaki değerler kazındırılmak suretiyle iyi bir müslüman ve vatandaş olarak hayata hazırlanmaya çalışılır. Ayrıca yaz döneminde de ilköğretimin 5.ci sınıfını tamamlamış olan ilköğretim ve lise öğrencilerine Diyanet İşleri Başkanlığı müfredatı çerçevesinde 9 haftalık yaz Kur’ân Kursu programı uygulanır. Kurs binası iki bodrum ve altı normal kattan oluşmaktadır.

Öğrencilerin günlük ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki becerilerini geliştirmek ve onları sosyal hayata hazırlamak gayesiyle kursumuz bünyesinde başta Cuma namazı kılınan mescid olmak üzere, çok amaçlı konferans salonu, bilgisayar odası, televizyon salonu, doktor ve sağlık odası, berber, santral, fotokopi ve doküman hizmetleri birimi, spor salonu ve sahası, kantin, yemekhane, yatakhane ve hamam mevcuttur. Ayni, nakdi ve öğrencilerin et ihtiyacının kurban yoluyla karşılanması dahil olmak üzere her türlü gideri İmâm Ebû Hanîfe ve İmâm Mâtûrîdî Araştırma Vakfı tarafından karşılanan İsmailağa Kur’ân Kursu siz saygı değer müslüman kardeşlerimiz ve vatandaşlarımızın desteğiyle hizmetlerini sürdürmeye devam etmektedir. Şimdi sizleri memleketimize binlerce hafız yetiştiren ve müftü, vaiz, avukat, doktor olarak hayata takdim eden İsmailağa Kur’ân Kursunu izlemeye davet ediyor ve kurs görüntüleri ile baş başa bırakıyoruz.

ŞEYHULİSLÂM İSMAİL AĞA KİMDİR?
İsmailağa Camii ve Külliyesinin banisi Şeyhulislâm merhum İsmail Nâim Efendi “1643-1725” Rumeli kazaskerlerinden Antalyalı Kadı İbrahim Efendi’nin oğludur. 1643 (Hicri 1055) yılında İstanbul’un Çarşamba semtinde dünyaya gelmiştir. Kendisi gibi sonradan Şeyhulislâm olan oğlu İshak Efendi’den dolayı “Ebu İshak Efendi” lakabı ile de anılır. İsmail Efendi ilk tahsilini babasından almıştır. Daha sonra o devrin en ileri gelen âlimlerinin ders halkalarına girerek medreselerde yüksek tahsilini tamamlayıp icazet almıştır. Bu arada kadılık mesleğine girmek için de mektupçuluk, (kazaskerlerin özel kalem müdürü), tezkerecilik (kazasker kaleminin şefi), Şer’i mahkeme naipliği ve İstanbul kassamlığı (ölen bir kimsenin mirasını taksim eden hakim) görevlerinde bulunmuştur.

İsmail Efendi, Süleymaniye Dar’ul-Hadis Medresesi müderrisi (Profesörü) iken Sultan 2. Ahmet devrinde 1693’de (Şevval 1104) Halep kadılığına tayin edilmiştir. Beş yıl sonra da Bursa kadılığına naklen getirilmiştir. Bursa’da altı yıl kaldıktan sonra 1704 (Muharrem 1116) tarihinde Mekke-i Mükerreme kadılığı payesine terfi ettirilmiştir. Aynı yıl Mısır-Kahire kadılıklarında bulunduktan sonra Nisan 1706 tarihinde Mısır kadılığı görevinden ayrılmış ve fi’li olarak Mekke-i Mükerreme kadısı olmuştur. Üç yıla yakın bir zaman Mekke-i Mükerreme kadılığında hizmet gördükten sonra İstanbul’a dönmüştür. 1709 (Zilkade 1120) tarihinde Anadolu Kazaskerliğine tayin edilmiş, bir yıl sonra da terfian Rumeli Kazaskeri olmuştur.

Daha sonra Şeyhulislâm Abdurrahim Efendi’nin vefatı üzerine Sadrazam Mehmet Paşa zamanında, Osmanlı Şeyhulislâmlarının 56.’sı olarak ilmiye sınıfının en yüksek makamı olan Şeyhulislâmlığa, Aralık 1715’de tayin edilmiştir.

İsmail Efendinin Şeyhulislâmlık görevi bir buçuk yıl kadar devam etmiş ve kendisinden sonra da Abdullah Efendi Şeyhulislâm olmuştur.

Merhum Şeyhulislâm İsmail Efendi Mekke’de kadı iken Kabe’nin boyutlarını ölçmüş ve İstanbul’a geldiğinde ayın en ve boyda kedi yeri üzerine halen İsmailağa adıyla anılan camii inşa ettirmiştir. Yanında da torunu Şeyhulislâm Es’ad Efendi tarafından dini ilimlerin okutulacağı bir de medrese yaptırılmıştır. Bu medresede okuyacak öğrencilerin masraflarını karşılamak için de bütün varlığını vakfetmiştir.

İsmail Efendi, “Nâim” mahlasıyla şiir yazardı. Ayrıca bir de “Divan” ı vardır. Diğer Şeyhulislâmlarda âdet olduğu gibi, onun da bir “Fetva Mecmuası” bulunmaktadır.

Merhum son zamanlarını ibadet, taat ve Zühdütakva içinde geçirerek 7 Eylül 1725 tarihinde vefat etmiştir. İsmailağa adıyla şöhret bulan camisinin avlusuna defnedilmiştir.

Şeyhulislâm merhum İsmail Nâim efendinin çocukları da ilim yolunda ilerlemiş ve yüksek payelere geçmişlerdir. Oğlu İshak efendi ve torunu Mehmet Es’ad efendi de Şeyhulislâmlık görevini yürütmüşlerdir.

Bizzat kendisinin kurduğu ve yaşaması için vakıf şartlarını tayin ettiği “İsmail Ağa Külliyesi” ilim yuvası olarak İslâmi ilimlerin yayılmasına asırlarca hizmet etmiştir.

Ne yazık ki bu cami ve külliyesi yıllar sonra harabeye dönmüş, caminin minaresinden ezan sesleri duyulmaz olmuştu.

1950 yıllarından sonra büyük âlim merhum Ahıshalı Ali Haydar Efendi’nin himmet ve irşadlarıyla cami yeniden ihya edilmiştir. İşte o feyz ve bereketin eseri olarak, son otuz yılda İsmailağa Caimii ve müştemilatında büyük gelişmeler kaydedilerek “İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı” kurulmuştur. Böylece kurucusunun şan ve himmetine uygun olarak İslâma hizmet veren yepyeni bir müessese haline geldiği fotoğraflarda da görülmektedir.